Shakespeare döneminde tiyatro, İngiltere’de Elizabeth Dönemi olarak bilinen 16. yüzyılın sonları ile 17. yüzyılın başlarında altın çağını yaşamıştır. İngiliz tiyatrosunun gelişiminde son derece önemli bir yere sahiptir. Bu dönemin tiyatrosu hem yapısal hem de tematik olarak modern tiyatro üzerinde kalıcı bir etkiye sahiptir. Kraliçe I. Elizabeth’in hükümdarlığı sırasında, Rönesans etkisiyle İngiltere’de sanat ve edebiyat yükselişe geçti. Kraliçe’nin tiyatro ve şiire verdiği destek, bu sanat dallarının toplumda yaygınlaşmasını sağladı. İşte bu dönemde William Shakespeare’in sanat hayatı bu dönemlere dayanmaktaydı.
Shakespeare mesleğe yeni başladığı yıllarda İngiltere tiyatrolar daha canlı bir hal almaya başlamıştı. Tiyatro oyunları elverişli olan her türlü açık ve kapalı alanlarda sergilenmekteydi. Bu dönemlerde Londra Belediyesi tiyatro oyunlarının veba gibi benzeri hastalıkların daha fazla yayılmaması ve sıklıkla ahlaka aykırı oyunlar oynandığı için şehrin merkezinde ve nüfusun yoğun olduğu bölgelerde oynanmasına izin vermemiştir. Bu nedenle Thames nehrinin kenarında toplanmasını uygun görülmüştür.
Elizabeth döneminde tiyatro izleyicilerin içine doğru uzanan yüksek bir zeminden yapılmış sahneler görülmekteydi. Perde kullanılmamakta ve açık çatılı sahnelerde sergilenen oyunlar genelde tek perde şeklinde oynanmaktaydı. Sahnenin üstü yani çatı veya tavan gökyüzü, sahnenin altı ise cehennem olarak düşünülmekteydi. Şeytan ve kötü ruh gibi benzeri karakterler sahnenin zemininde olan kapakçıların açılmasıyla sahneye giriş yapmaktaydı. Sahnenin arkasında oyuncuların kıyafetlerini değiştirdikleri ve orkestranın bulunduğu iki veya üç katlı bir yapı olan skene bulunmaktaydı. Seyircilerin olduğu bölüm üç kattan oluşmakta ve en ucuz bilet alanlar sahnenin etrafından oyunu ayakta seyretmekteydi. Şu an olanın aksine sahneden uzaklaştıkça bilet fiyatı artmaktaydı. Kötü olan yanı ise ucuz bilet alan seyirciler hava durumunun kötü olduğu zamanlarda oyunu izlerken yağmurda ıslanırlardı. Oyun sırasında seyircilerin arasında dolaşan satıcılardan fındık, fıstık tarzı bir şeyler alıp yemek ve beğenmedikleri sahneleri ıslıkla veya beğendikleri sahneleri alkışla karşılamak o dönemki kültürün bir parçasıydı. Tiyatrolarda sigara içimi dumandan dolayı arkadaki seyircilerin görmesini engellediği için yasaklanmış fakat uyumsuz olarak uzun şapkalar açık hava tiyatrolarından seyircilerin kafasını sıcak tutacağı gerekçesiyle izin verilmiştir.
William Shakespeare’in de oyunları içinde olmak üzere bir çeşit tiyatro topluluğunun oyunlar sergilediği ve William Shakespeare ve Burbage Kardeşler ile “Lord Chamberlain’s Men” olarak adlandırılan dönemin oyuncu topluluğu tarafından Elizabeth döneminde kurulan Globe tiyatrosu dönemin en zirve eserlerine ev sahipliği yapmıştır. Shakespeare bu topluluğun yöneticilerinden biridir ve daha önceden bir oyun evinde sahne almaktadırlar fakat bölgenin yöneticileri ile kraliçe arasında ki gerilim yüzünden kapatılmış ve yeni bir seçenek olarak Globe Tiyatrosu kurulmuştur. Ahşaptan yapılmıştır. Amblemi ise Atlas Heykelidir. Shakespeare tarafından yazılan “VII. Henry” oynanırken oyuncuların elindeki kandilden çıkan kıvılcımın çatıdaki saman kaplamasına ulaşması ve büyümesi sonucuyla yanmıştır.
Globe Tiyatrosu ilk olarak 1599’da inşa edilmiş ve 1613'de yangında yanmıştır. Sonrasında terkrardan 1614’de yeniden inşa edilmiş ve ardından 1644’de tekrardan yıkılmıştır.
Peki bu kadar bilginin Giresun fındıkları ile ne alakası var?
Globe Tiyatrosunun kazılarında, tiyatroda ayakta izleyenlerin bulunduğu kısımda zeminin yağmur suyunu aşağı geçiren ve izleyicilerin daha kuru bir zemine basması için zemininde fındık ve çamur karışımı bir harç kullanıldığı görülmüştür. Bundan yola çıkarak Shakespeare’s Globe’nin yapımında Globe Tiyatrosundan daha önce buldukları bulgulara bakarak tiyatro salonunun orijinaline yaklaştırmak için yapımında 1977 yılında GİRESUN’DAN 7.5 ton fındık kabuğu zemininin harcı için İngiltere’ye gönderilmiştir.
Comentários